Nedim Kuteyş / Lübnanlı gazeteci
Şarku’l Avsat haber web sitesi
Ürdün Kralı İkinci Abdullah'ın Washington ziyaretinin uluslararası medyada yoğun bir şekilde yer alması, onun bölgesel diplomaside, özellikle de Filistin sorunu üzerinden oynadığı role işaret ediyordu. ABD Başkanı Donald Trump'ın yeni döneminde Kral Abdullah ile gerçekleştirdiği ilk görüşme, Ürdün'ün ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik genel politikasında ve özellikle de şu dönemdeki politikasında ne kadar önemli olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koydu. Bununla birlikte bu ittifak, Amman'ın iki ülke arasındaki güçlü ilişkilerin gerekleri ile Ürdün'ün ulusal çıkarlarının önceliği arasında zorlu bir denge kurmasını gerektirdiğini de gösterdi.
Kral Abdullah'ın tutumu hakkında bilgi sahibi olanlar, onun “Trumpçı coşku” ile başa çıkmada usta olduğunu teyit ediyorlar. Kral, Trump'ın davranışlarının Arap çıkarlarına yönelik önceden var olan olumsuz bir tutumdan kaynaklanmadığına inanıyor. Ona göre bu davranışları, Trump’ın girift siyasi fikirler konusunda ciddi bir eksikliğin eşlik ettiği aşırı bir canlılığı ifade etme tarzından kaynaklanıyor. Bu nedenle Ürdün, Filistinlilerin Gazze'den çıkarılmasına yönelik her türlü öneriyi kesin bir dille reddederken, ABD yönetimiyle herhangi bir aleni çatışmadan da kaçınmaya gayret ediyor.
Ürdün Filistinlilerin Gazze dışında bir yere yerleştirilmesine yönelik önerileri kesin bir dille reddederken, her şeyden önce şuradan yola çıkıyor; kendi istikrarını ya da ulusal kimliğini tehdit edebilecek her türlü planı reddetmek. Ancak bu çıkarı, daha geniş çıkarlar, yani Filistinlilerin ve tüm Arapların çıkarları, dahası en uzun sınıra sahip olduğu bir ülkenin güvenlik ve istikrarının bozulmasından ilk zarar görecek olan İsrail'in çıkarı ile ilişkilendiriyor.
Kendisini sadece siyasi baskıların hedefi olarak göstermeye yönelik kötü niyetli girişimlerin aksine Ürdün, bölgesel diplomaside önemli bir ülke olduğunu kanıtladı. Ayrıca özellikle Riyad, Kahire ve Abu Dabi başta olmak üzere diğer Arap başkentleriyle yakın koordinasyon gücü sayesinde, uygulanabilir bölgesel siyasi çözümlerin formüle edilmesinde aktif bir taraf olduğunu da ispatladı.
Ürdün'ün, 2029'a kadar uzanan bir anlaşma kapsamında yılda yaklaşık 1,45 milyar dolar Amerikan yardımı alarak, en fazla Amerikan yardımı alan ülkelerden biri olduğu düşünüldüğünde, Kral Abdullah'ın cesareti daha da belirginleşiyor. Kaldı ki Kongre, 2025 yılı için yardımın şimdiye kadarki en yüksek yıllık seviye olan 2,1 milyar dolara çıkarılmasını onayladı. Ancak bu yardımın Ürdün ekonomisinin istikrarını desteklemede oynadığı önemli role ve ABD'nin yardımı Ürdün'e karşı bir baskı aracı olarak kullanma yönündeki imalarına rağmen, Ürdün, hassas ulusal ve siyasal konuları etkileyen hiçbir siyasal dayatmaya boyun eğmedi.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIK'layın