Suriye’nin geleceğinde kritik gelişmeler

Suriye’nin geleceğinde kritik gelişmeler
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Nebi MİŞ

SETA (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) Uzmanı

YPG-PYD, dış destekle belli bir süre ayakta kalabilirdi. İsrail ya da ABD'nin bölgede hizmetçiliğini yaparak bir halkı koruyamazsınız. Daha açık bir ifade ile başkalarının ajandasına payanda olmak, bir halkı güvenli kılmaz. Bu hakikati, SDG elebaşı Mazlum Abdi ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara'nın imza töreninden sonra, SDG'nin kontrol ettiği bölgedeki halkın sevinç gösterilerinde gördük. Halkın değil de, başkalarının güç desteği ve baskı ile ayakta kalmayı başka bir kare bu kadar güzel anlatamazdı. Sevinç gösterileri, aynı zamanda bölge halkının terör örgütünün baskısından kurtulacak olmasının sevinci gösteriyor.

PYD-YPG tarafı anlaşmaya uyarsa Suriye'nin istikrarı ve geleceğinde bu anlaşma kritik bir eşiğe işaret ediyor. Anlaşma ilk olarak, Suriye'nin geleceğini dört farklı kantona ayrılma planlarının engellenmesi açısından önemlidir.

Bilindiği gibi, soykırımcı İsrail yönetimi uzun süredir açıktan Suriye'nin dört farklı otonom yapıya bölüneceğini söylüyordu. PYD-YPG'nin işgal ettiği bölgeye ek olarak Nusayri ve Dürzi gruplar üzerinden bunun imalatı yapılmaya çalışıldı. PYD elebaşları geçtiğimiz haftalarda sıkça Dürzilerle dayanışma içinde olduklarını söylediler. Bunu söylettirenlerin kim olduğunu ve hangi amaçla söylendiğini izaha gerek yok.

Yine anlaşmanın imzalanmış olması, Dürzi ve Nusayri bazı gruplar ve Esed kalıntıları üzerinden çatışmaları körüklemeye dönük girişimleri azaltacak ve çatışmalara katılacak grupların motivasyonlarını düşürecektir. Bir önceki yazıda da belirtmiştim, sahadaki her pozitif ya da negatif gelişme, diğer sorun alanlarını doğrudan olumlu ya da olumsuz manada etkiliyor.

Anlaşma aynı zamanda, yeni yönetimin uluslararası alanda konumunun güçlenmesi, içeride ise enerjinin başka sorun alanlarının çözümüne aktarılması açısından da önem arz ediyor. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve birliğinde alınacak mesafe, anayasal süreçlerin hızlanmasını kolaylaştırır.

***

Bölgesel ve küresel gelişmelere ek olarak, sahada Suriye yeni yönetiminin isyan girişimlerini bastırmasıyla gösterdiği güç konsolidasyonu, SDG'nin anlaşmayı imzalamasında etkili oldu.

Aslında bu sekiz maddelik anlaşma taslağının uzun süredir müzakere edildiği biliniyordu. PYD-YPG, bir taraftan müzakerelerden kaçmadığı görüntüsünü verirken, diğer taraftan da güvenliğin ve istikrarın tam sağlanamadığı argümanı başta olmak üzere birtakım bahaneler sunarak zaman kazanmaya çalışıyordu. Ama Şara yönetiminin daha fazla güç kazanmasının ardından SDG'nin masaya gelmesi durumunda, şimdiki tutumun aynısı ile karşılanmayacağını da pekâlâ biliyordu.

Bu anlaşmaya SDG tarafının uyup uymayacağı ile ilgili doğal olarak kuşkular var. Türkiye, anlaşmanın öneminin altını çizerken, temkinli bir iyimserlikte olduğunu göstermesini de bu anlamda değerlendirmek gerekir.

PYD-YPG nasıl ki müzakere sürecinde, içerde güvenliğin tam sağlanmadığı bahanesi ile anlaşmayı geciktirdiyse, uygulamayı da aynı bahanelerle geciktirmeye çalışabilir. Yine, bölge ve sahadaki gelişmelere göre, yeni şartlar ileri sürebilir. İsrail'in Suriye'yi istikrarsızlaştırmaya dönük yeni saldırıları, SDG'nin önümüzdeki süreçteki tavrını etkileyebilir. Ancak saha değişti, ben anlaşmaya uymuyorum derse başına gelecekleri de bilmesi gerekir.

Türkiye anlaşmanın uygulanması ve zamana yayılmaması için takipçi olacaktır. Anlaşmanın imzalanmasından bir gün sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın Şam'a kritik bir ziyaret gerçekleştirdi.

DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.