Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
Husi genç gözlerini ovuşturdu. Okuduklarına inanamıyordu. Maskat'taki İran-ABD görüşmesinden olumlu mesajlar çıkmıştı. Dini Lider'in, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin, General Kasım Süleymani'nin öldürülmesi emrini veren kişinin temsilcisi Steve Witkoff ile görüşmesine izin vermesini hiç beklemiyordu.
Yemen için ne zor bir gün. Amerikan uçağı hayalet gibi. Hatta neredeyse kader gibi. Süleymani'nin ihtiyaç duyulacakları zamana kadar saklanacakları yerleri düzenlediği füzeleri ve insansız hava araçlarını dağlarda ve vadilerde arıyor. Genç kendi kendine “Silahlı Kuvvetler Sözcüsünün coşkulu açıklamalarına rağmen ne uçak düşüyor ne de filo batıyor.
Şüphelere kapılıyor. Husi cephaneliği mi, yoksa Husi iktidarı için mi emeklilik rüzgârı esiyor? Kızıldeniz füzelerinin işlevi sona mı erecek, yoksa sadece bir ateşkes ve uyku dönemi mi olacak? Kolların fedakarlıklarının, sonuçta müzakere yemeğini hazırlamak için yakılması gereken bir odun olduğu ne kadar doğru? Böyle olduğuna inanmıyor.
Lübnanlı genç gözlerini ovuşturuyor. 13 Nisan 1975'te savaşın ilk kurşunu atıldı. Kendini oyuncu sanan ülke oyun alanına döndü, savaşlar birbirini takip etti. İçerideki sert ve acımasız güçlerle, bölgedeki sert ve acımasız güçler, küçük ülkenin topraklarında çarpıştı. Cenaze seli durmadan aktı. Lübnanlı gruplar, ülkenin dayanma gücünün çok ötesinde bahislere ve hayallere kapıldılar. Lübnanlı, kendisinden daha güçlü bir dış müttefike güvendi, sonra da ortak değil araç konumunda olduğu bir savaşta savaşçı oldu.
Cenazeler. Cenazeler. Cenazeler.
Hafız Esed döneminde coğrafyanın etkisini ve ağırlığını yanlış değerlendiren Kemal Canbolat törenle uğurlandı. Canbolat, Komünist Parti lideri George Havi'ye, “Görünen o ki bizden daha büyük bir davaya giriştik ey George” demişti. Daha sonra ben de Havi’nin “keşke tek bir kurşun sıkmasaydık” dediğini duydum. Gruplar uzun bir süre savaştılar, kazandıklarını sanıp kutladıkları zaferlerde bile aslında yenilmişlerdi. İçeride dengeleri değiştirmek için bölgesel bir fırtınaya güvenip coğrafyanın sürüklediği Beşir Cemayel törenle uğurlandı. Sarayda yaşamadan önce mezara girdi. Taif Anlaşması'nı ılımlılık, yaraları sarma ve endişeleri giderme temelinde uygulama hatasına düşen Röne Muavvad törenle uğurlandı. Saraydaki ikametinden birkaç hafta sonra ölüm onu çaldı.
Ülkeyi enkazdan çıkarmaya ve Lübnan'ı Esed dönemi ile İran döneminden geri alıp yeniden canlandırmaya çalışan Refik Hariri törenle uğurlandı. Refik Hariri'nin cesedi Beyrut sokaklarına dağıldı. Roller ve büyüklüklerin savaşları masasından Lübnan'ı çalmaya çalışırken yakalanmıştı. Bölgesel cephe hattına girmişti. ABD ve İsrail'in Aksa Tufanı’na “kolları kesme” kararıyla karşılık vermesinin ardından, İsrail’in ateş fırtınasının sürüklediği Hasan Nasrallah törenle uğurlandı.
Cenazeler. Cenazeler. Cenazeler.
Lübnanlı genç haberlere bakıyor. Hayallerden geriye enkazdan başka bir şey kalmadı. Lübnan evlatlarını kaybetti. Biri toprağın altında, diğeri sürgünde yaşıyor, üçüncüsü ise İsrail insansız hava araçlarının vahşeti, 1701 sayılı kararın uygulanması yönündeki sert talepler ve Ortagus'un tavsiyeleri sonucu yanmış bir sahnenin ortasında mahsur kalmış.
Sorular dolaşıyor. Hizbullah cephaneliğinin emekliye ayrılmasının zamanı geldi mi? Kolların fedakarlıkları müzakere yemeğinin pişmesi ve şartların iyileşmesi için yakılması gereken bir odun muydu? Peki ya toprağın çaldıkları ve geride dullar, yetimler ve yıkılan köyler bırakanlar ne olacak? Lübnan savaşlarında ilk kurşunun atılmasının üzerinden yarım asır geçti. Peki, Güney Lübnan'ın Filistin-İsrail cephesine dönüştürülmesinin bir faydası oldu mu? Yahut Güney Lübnan'ın İran-İsrail cephesine dönüşmesinin bir faydası oldu mu? İsrail uçağı hem bir hayalet hem de bir kader gibi.
Okuyor ve inanmakta zorluk çekiyor. Donald Trump şöyle diyor: “İran'ın harika, muhteşem, mutlu bir ülke olmasını istiyorum. Ancak nükleer silaha sahip olamaz.” Trump ABD'sinin Obama ABD'si olmadığını, Trump'ın yumuşak ifadeler kullandığını, ancak nükleer anlaşmazlığın müzakereler yoluyla çözülememesi durumunda Amerikan çekicini kullanacağını hatırlattığını biliyor.
Günler acı dolu. Lübnanlılar evlatları ve ülkeleriyle kumar oynadılar. Peki, derslerini aldılar mı? Lübnanlılar için Lübnan'dan daha iyi bir yuva yok. Velid Canbolat ve destekçileri için Semir Caca ve ona güvenenler için Naim Kasım, Hizbullah’ının destekçileri ve dini grubu için en iyi yuva burası. Aynısı Hariri'nin mezarını asla unutmayanlar için de geçerli. Lübnanlıların Lübnan devleti dışında hiçbir güvencesi yok. Mesele ne Joseph Avn döneminin ne de Nevvaf Selam hükümetinin başarısı değil. Söz konusu olan, savaşı bırakıp Lübnan'a dönerek istikrarını, barışını ve anlamını yenilemektir. Lübnan bizim “son ve tek çadırımızdır.”
Genç Iraklı gözlerini ovuşturuyor. Muskat görüşmesi, başarılı olsun ya da olmasın, birçok anlam taşıyor. İran bir hayır kurumu değil. ABD ile savaşın eşiğinde kalmayı ama aynı zamanda savaşa girmemeyi bilen ciddi bir ülke. Birinci mesajı ulusal çıkarlarını garanti altına almaktır. Bu durumda Haşdi Şabi Güçleri'nin emekli olma zamanı geldi mi? İran'ın ABD ve onun bölgesel düzenlemeleri lehine küçülmesinin zamanı geldi mi? Washington ile Tahran arasında yaşamak ne kadar zordu? Şimdi pençeleri sökmenin, örgütleri ve hayalleri bitirmenin zamanı mı? Bağdat'tan Gazze'ye gerçekler acı. İsrail insansız hava araçlarının vahşeti, ancak Amerikalıların yatıştırması ile önlenebilir. İsrail uçağı hayalet gibi. Amerikan nüfuzu ise kader gibi.
Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da, Yemen'de ve Gazze'de acılar yolculuğu uzundu. Bir kan deryası ve kayıplar ordusu var. Ekmek zor bulunuyor, başkentler bir damla elektrik için yalvarıyor, umutsuzluk seli kol geziyor. Savaşlar savaşçıları kandırdı mı? Haritalarımız, kurban olmaktan başka hiçbir rolümüzün olmadığı bir kutlamanın odunu muydu? İran, Humeyni devriminin zaferinden bu yana bölgede başlattığı büyük devrimden vazgeçecek mi? İlerleme, kalkınma ve teknoloji ile meşgul olan normal devletler zamanı ne zaman gelecek? Tünellerden çıkıp ufuklara açılmanın zamanı ne zaman gelecek?
KAYNAK: Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni