Suriye Dürzileri İsrail'de: Askıya alınmış bir hafıza

Suriye Dürzileri İsrail'de: Askıya alınmış bir hafıza
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Nedim Kuteyş / Lübnanlı gazeteci

Şarku’l Avsat

Görünürde dini ve kültürel, gerçekte ise son derece karmaşık bir siyasi manevrayı temsil eden Suriyeli Dürzi din adamlarının İsrail ziyareti, basit bir medya sunumuyla sınırlanamayacak veya salt törensel bir olaya indirgenemeyecek bir ziyarettir.

Suriye'ye Sünni İslam üstünlüğü ile güvensiz bir mezhepsel denge arasında gidip gelen bir anayasa vadeden yeni Şam rejimi altında gerçekleşen ziyaret, Dürzi topluluğunun tarihini, varlığını ve kimliğini belirleyen tehlikeli siyasal dönüşümlerin uzun tarihi bağlamında yer alıyor.

Dürziler, Fatımi el-Hâkim Biemrillah (996-1021) döneminden günümüze kadar uzanan uzun tarihleri ​​boyunca, güç dengelerindeki çalkantıların ne anlama geldiğini deneyimlediler.

Suriye'deki genişleyen varlıklarının, Haçlılar, Osmanlılar, Hristiyanlar ve Fransızlar gibi diğerleriyle girdikleri savaşlarda veya örneğin, topluluğun iki kolu el-Kaysiler ve el-Yemaniler arasındaki en şiddetli iç ihtilaflardan kaynaklanan Ayn Dara Muharebesi (1711) gibi kanlı savaşlarda çokça dökülen kandan ayrı olmadığını hatırlıyorlar.

Suriye'deki Dürzi nüfusunun sayı olarak küçük olmasına rağmen büyüklüğü, Lübnan Dağı'nda yeni toplumsal ve siyasal sınırlar çizen Ayn Dara'daki yerel Lübnan trajedisinden beslenmiştir.

Söz konusu trajedi, Ma'n hanedanlığının yıkılmasının ardından yönetimi Kaysilerden olan Canbolat ailesinin kontrolüne verdi.

Dürzilerin Yemani kolundan olan mağlup olanlar Cebel Havran ve Suriye sınırına sürüldüler.

O ovalarda ve tepelerde, dinsel, toplumsal ve siyasal yapısıyla, varoluşsal hesaplarıyla ayrıcalıklı bir Suriye Dürzi kimliği oluşturdular.

Tarihi Dürzi lider Sultan Paşa el-Atraş liderliğindeki Büyük Suriye Devrimi (1925-1927), çok geçmeden Dürzi siyasi kimliğinin katmanlarına yeni bir katman ekledi.

Devrim, başlangıçta bir iç isyan olarak ortaya çıkmış olsa da kısa sürede Cebel Havran sınırlarını aşarak daha geniş bir Suriye milliyetçiliğine ev sahipliği yaptı.

Suriye, Lübnan ve bölge tarihinin çalkantılı dönemlerinde, Dürzilerin omuzuna mezhepsel kimliklerinin kapalı yapısı ile geniş Suriye ulusal sahnesindeki liderliklerini sürekli olarak uzlaştırma yükünü yükledi.

O tarihten beri Dürzi kimliği, göreceli iç saflığın sınırları ile yerel bir topluluğun kaderini tüm Suriye'nin kaderiyle iç içe geçiren ulusal boyut arasında gidip geliyor.

Şam ve onu yöneten merkezlerle karmaşık ve her zaman gergin ilişkilerin hesaplarının yükü altında eziliyor.

Böylelikle Dürzi topluluğunun tarihine, Dürzilerin dağdaki konumları ile daha geniş Suriye anavatanındaki konumları arasındaki sürekli ve bazen gergin müzakereler damga vurdu.

Hermon Dağı'ndan Dürzi din adamlarının İsrail'e yaptıkları ziyaret aracılığıyla yapılan örtülü açıklama, kaygılarla dolu bu uzun tarihe ve Dürzi toplumunun ve kimliğinin kanlı oluşumuna bağlı.

Suriye'de ortaya çıkan yapılarda kendi çıkarlarına ve haklarına aykırı olabilecek hususlar olduğunu hissettiğinde, radikal seçeneklere hazır olduğunu gösteriyor.

Gerçek şu ki bu ziyaret, Şam'daki yeni rejim açısından rahatsız edici bir sembolizm taşımasına rağmen, Dürziler arasında bilinen bir siyasi mantığı akla getiriyor.

Bu mantık, topluluğun varlığı söz konusu olduğunda "harici bir garantör" ile iletişime geçmekte bir sakınca görmüyor.

Tıpkı İkinci Fahreddin'in, kendi toplumuna yönelik varoluşsal bir tehdit hissettiğinde İtalya'nın Toskana Dükalığı ile ittifak yapması gibi!

Dürzi ayrılıkçılık söylemleri ise Emir Ma'noğlu Fahreddin deneyiminin de işaret ettiği üzere dün olduğu gibi bugün de abartılı.

MAKALENİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

 

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.