Havacılık endüstrisi, arızalı pillerin neden olduğu birkaç yangın vakasının ardından taşınabilir şarj aletleri konusunda daha dikkatli davranmaya başladı.
Giderek artan sayıda havayolu şirketi, uçuşlar sırasında taşınabilir şarj aletlerinin (power bank) taşınmasına kısıtlamalar getiriyor ya da tamamen yasaklıyor.
Bir zamanlar önemli bir seyahat aksesuarı olan bu cihazlar, bataryaların aşırı ısınmasıyla ilgili birkaç vakanın ardından hava yolculuğu güvenliği yetkilileri tarafından mercek altına alındı.
Peki, bu konudaki kurallar neler ve hangi havayolları yolcuların bu küçük ama tehlikeli cihazları uçağa almasını engelliyor?
Uçuşlarda yangın tehlikesine yol açabiliyor
Taşınabilir şarj cihazları, bazı havayolu şirketlerinin politikalarını yeniden değerlendirmesine yol açan potansiyel riskleri bünyesinde barındırıyor.
Butik otel Stanton House Inn ile işbirliği yapan seyahat danışmanı Colin Pearson, "Taşınabilir şarj cihazlarıyla ilgili temel sorun, içerdikleri lityum iyon pillerdir. Bu piller hasar gördüğünde veya arızalandığında yangın tehlikesi oluşturabiliyor," dedi. "Arızalı bir taşınabilir şarj cihazı aşırı ısınabilir, alev alabilir ve hatta patlayabilir, bu da özellikle uçak gibi dar bir alanda tehlikeli."
Lityum-iyon pillerin uçucu olduğu biliniyor ve uçuş sırasında olduğu gibi yüksek basınç veya aşırı sıcaklıklara maruz kaldıklarında risk artıyor.
Sonuç olarak, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), yangın riskini azaltmak için güç bankalarının yalnızca yolcuların el bagajlarına yerleştirilmesini ve belirli watt-saat değerleriyle sınırlandırılmasını tavsiye etti.
Havayolları kısıtlama getiriyor
Taşınabilir şarj cihazlarının alev aldığı vakalar nadir olsa da, havayolu güvenliği uzmanları arasında yaygın bir endişeye yol açmaya yetti.
Pearson, "Bu artık sadece bir rahatsızlık meselesi değil. Uçaktaki tüm yolcuların ve mürettebatın güvenliği birincil endişe kaynağı ve tek bir olayın bile geniş kapsamlı sonuçları olabilir," dedi.
Qantas ve Emirates gibi havayolları son zamanlarda güç bankalarının taşınmasına ilişkin daha katı kurallar getirdi. Aralarında Cathay Pacific ve Singapur Havayolları'nın da bulunduğu diğer havayolu şirketleri ise yolcuların uçuş sırasında bunları kullanmalarını ya da uçağın elektrik prizlerini kullanarak şarj etmelerini yasakladı.
Bu politikalar bir havayolundan diğerine biraz farklılık gösterse de, çoğu daha büyük kapasiteli güç bankaları için boyut sınırlamaları veya doğrudan yasaklar uygulamaya başladı.
Kurallar neler?
Kurallar farklılık gösterebileceğinden Pearson, "Unutulmaması gereken en önemli şey, uçmadan önce her zaman ilgili havayolu şirketinin politikasını kontrol etmek," dedi.
Genel olarak, yolcular havayoluna bildirimde bulunmak zorunda kalmadan 100 watt saate kadar kapasiteye sahip taşınabilir şarj cihazlarını uçağa getirebiliyor.
Ancak 100 ila 160 watt-saat arasındaki taşınabilir şarj cihazları için genellikle özel onaya ihtiyaç duyuluyor.
160 watt saatin üzerindekilere uçuşlarda izin verilmiyor.
Daha da önemlisi, taşınabilir şarj cihazları yalnızca kabin bagajlarına konulmasına izin veriliyor, kayıtlı bagaja konulmaması gerekiyor.
Havayolu şirketinizin bu cihazları baş üstü dolaplarına yerleştirmenize izin verip vermediğini veya koltuğunuzda sizinle birlikte kalmaları gerekip gerekmediğini de kontrol etmekte fayda var çünkü bazılarının çok daha katı düzenlemeleri var.
Bazı havayolları uçakta güç bankası kullanımına izin vermediğinden Pearson, riskten tamamen kaçınmak için cihazı seyahatten önce şarj etmek veya şarj istasyonları sunan havalimanlarını aramak gibi alternatifleri değerlendirmeyi tavsiye ediyor.
"Biraz ekstra hazırlık çok işe yarayabilir," diyen Pearson sözlerini şöyle tamamladı: "Taşınabilir şarj cihazlarına getirilen bu yasak, herkes için daha güvenli ve emniyetli uçuşlar sağlamaya yönelik bir başka adım."