Avrupa'nın güvenlik anahtarı Türkiye'de

Avrupa'nın güvenlik anahtarı Türkiye'de
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Nebi MİŞ

KRİTER Dergisi

Küresel sistemin yeni gerçekliğine Avrupa hazırlıksız yakalandı. Trump politikaları mevcut sistemi değişime zorluyor. Trump, Çin ve Rusya'yı doğrudan muhatap alırken, Avrupa'yı küresel sorunların çözümünde bir aktör olarak görmüyor. Yardımcısını göndererek, "Ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız" anlamına gelen bir değerler savaşı başlatıyor. Avrupalılar bu krize ortak çözüm bulmak yerine, ABD ile "aynı ortak değer temelinde görülmedikleri" için gerçek anlamda gözyaşı döküyorlar.

İstikrar Sağlayıcı Ülke Türkiye

Avrupa'nın kendi içinde kendi geleceğinin tartışıldığı masalara sadece belirli ülkeler davet edilebiliyor. Yeniden seçilip seçilmeyeceği belli olmayan Alman şansölyesi ve Avrupa Birliği üyesi olmayan Danimarka, Paris'teki zirveye katıldı. Aceleyle ve telaş içinde yapılan "kriz" toplantısından kayda değer bir sonuç çıkmadı. Ne savunma harcamalarını artırmaya dönük bir taahhüt, ne Ukrayna'nın elini müzakerelerde güçlendirecek bir güvenlik önerisi, ne de Ukrayna-Rusya savaşını sonlandırmaya ilişkin bir pozisyon açıklaması gelmedi. Avrupa kendi güvenliğini nasıl sağlayacağı konusunda yıllardır tartışmasına rağmen, olgunlaşmış bir fikri yok ve hâlâ tereddütlü bir tavır içinde.

Trump, Ukrayna'nın geleceğinin konuşulduğu Riyad'daki toplantıya Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'yi davet etmedi. Zelenski, Ukrayna-Rusya savaşının en başından beri güvenilir bir arabulucu olan Türkiye'yi ziyaret etti. Türkiye, dört yıldır devam eden bu savaşın en başından itibaren tüm tarafların güvendiği istisnai bir denge politikası izledi. Tahıl koridoru ve esir takası gibi önemli başlıklarda ilkeli ve samimi gayretlerinden somut sonuçlar alındı.

Savaşın sona erdirilmesine yönelik uluslararası diplomatik çabaların arttığı bir dönemde, Zelenski'nin Ankara ziyareti önemli bir gelişmeydi. Bundan sonraki barış görüşmelerinde, Türkiye'nin katkısına ihtiyaç duyulduğu açık. Üçüncü ülkelerin bozucu etkisi olmasaydı, savaşın ilk döneminde Türkiye'nin çabaları sonuç verecekti. Savaşın ilk döneminde Ukrayna-Rusya anlaşmaya yakındı. Ancak ABD'nin ve Avrupa'nın Ukrayna'ya yönelik siyasetleri ve vaatleri bozucu bir etki oluşturdu.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dünya siyasetindeki güvenilir ve etkili liderliği birçok çatışmanın çözümünde sonuç üretmiştir. Dolayısıyla, Türkiye güvenilir bir arabulucu olarak bu görüşmelere bundan sonraki süreçte ev sahipliği yapabilir. Müzakerelerde kolaylaştırıcı bir rol üstlenebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu konudaki tutumunu net bir şekilde ortaya koydu: "Trump'ın savaşın sonlandırılması için bir diplomatik girişimi mevcut. Bu yaklaşım 3 yıldır yürüttüğümüz politika ile de örtüşüyor. Son 3 yıldaki aktif diplomasimizde Rusya, Ukrayna ve Amerika arasındaki görüşmeler için ülkemiz ideal bir ev sahibi olacaktır..."

MAKALENİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.