Amerika’da bir Gassal: “Ölümü doğrudan karşıma almak istedim”

Amerika’da bir Gassal: “Ölümü doğrudan karşıma almak istedim”
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Dr. Zeyneb Sayılgan

Baltimore (ABD) İslam, Hıristiyan ve Yahudi Araştırmaları Enstitüsü’nde İslam uzmanı 

perspektif.eu

Amerika’da seksen kadar Müslüman hanımla birlikte, vefat eden Müslümanlara karşı son görevimizi yerine getirmek için gönüllü gassal olarak çalışıyoruz. Niyetimiz, farz-ı kifaye olarak kabul edilen sorumluluğumuzu yerine getirmek. Cenazeleri nasıl yıkayacağımızı öğrendiğimiz kursta eğitmen bizlere, “Burada olma amacınız nedir?” diye soruyor. Bir katılımcı, “Savaşların yaşandığı ve pek çok ölü gördüğümüz bir dönemde, ölüm daha da çok gündemimde. Hazırlıklı olmak istiyorum.” diye cevap veriyor.

İki yıl önce üç yaşındaki kızım Meryem’in bir kamyonla çarpışma sonucu hayatını kaybetmesinin ardından ölümle yüzleşmek istedim. Ölümü doğrudan karşıma almak istedim. Tahrip olmuş arabama bakarken, bu felaketin ve kaosun benim hikâyemin sonu olduğunu kabul etmeyi reddettim. Tüm çirkinliğin ortasında bir hikmet ve güzellik bulmak istedim. Bu trajediyi sadece hayatta kalarak değil, aynı zamanda manevi yönden büyüyüp olgunlaşarak atlatmak istedim.

Şimdi ise ölüm düzenli olarak karşımda beliriyor. Neredeyse her hafta bir cenaze evinden çağrı alıyorum. İstanbul’da yürürken mezarlıklardan geçiyor, kabristanlara selam veriyorum.

Ölüm, kaçınılmaz bir gerçek. Ancak bu dünyada çok az insan bu hakikatle yüzleşmek istiyor. Benim bu konuda gösterdiğim gayretler ise dönüşümsel bir nitelikte. “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk Suresi, 67:2) Ölüm gerçeği bizdeki en iyi yönleri ortaya çıkarıyor. Tesadüfi ya da anlamsız değil. Aksine yaşam verici dersler taşıyor.

Ölüm, geleneksel Müslüman toplumların dokusunun derin bir parçası. Belediyeler cenaze masraflarını karşılıyor ve mezar alanı temin ediyorlar. Cenaze ritüelleri konusunda eğitimler veriyorlar. Amerika’da ise şahıslar, aileler ve Müslüman camia bu masrafların tamamını kendileri üstlenmek zorunda. Camilerin çoğu cenaze vakıfları kurup bu konuda destek oluyorlar. Müslümanlar hâlâ İslam geleneğine göre ölülerini defnediyor. Fakat finansal zorluklar nedeniyle, birçok gayrimüslim artık ölülerini toprağa gömmek yerine krematoryumda yakmayı tercih ediyor.

Ölüm herkesi aynı şekilde karşılar. Yine de her kişi farklı bir şekilde ölür, Allah’ın ehadiyet mührüne ayna olur. Bazı ölümler diğerlerinden daha acı vericidir. Kızımın yanına gömülen Fransızca öğretmeni Meryem’i düşünüyorum. Bir akşam yürüyüşünde kaçırılmış ve vahşice öldürülmüştü. Parçalanmış bedeninin tamamı bulunamamıştı. Acaba kızımın kötü bir niyetle öldürülmediğini ve bedeninin sağlam olduğunu bilmenin bir şükran hissettirdiğini söylemek garip mi olur?

Cenaze Çağrısına Mazeretsiz Cevap

Bir vefat haberi aldıktan beş dakika sonra, beş cenaze yıkama gönüllüsü cevap veriyor. Tereddüt ya da mazeret yok. Orada olacağız ve ona sahip çıkacağız. O bizim Müslüman kardeşimiz. Bu hanımların çağrıya özveriyle yanıt vermeleri karşısında hayran kalıyorum.

Cenaze evine gitmeden önce abdest alıyorum. Abdest, manevi bir arınmanın simgesi olarak, doğru zihinsel durumda olabilme konusunda beni hazırlıyor. İlk ziyaretimden önce biraz tedirginim. Mevtanın hangi hâlde olduğunu bilmiyorum.

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.