Adil bir Suriye, bileşenleri için en iyi yuvadır

Adil bir Suriye, bileşenleri için en iyi yuvadır
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

Gassan Şerbil

Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni

Suriye'de olup biteni Beyrut'tan takip ettiğinizde korkuya kapılıyorsunuz. Zamanı geri almaya çalışmak son derece tehlikelidir. Beşşar Esed rejiminin devrilmesi hem müttefiklerini hem de muhaliflerini şaşırtan şok edici bir sürpriz oldu. İçeride iktidar ve baskı zamanının ellerinden kayıp gittiğine inanmayı reddedenler var. Dışarıda Suriye'nin kendi kaderini ve yolunu seçtiği fikrini kabul etmeyip ya geri alınabileceğini ya da yeni Suriye'yi patlatıp kana bulayabileceğini savunanlar var.

Suriye'nin kaderi sadece onu ilgilendirmiyor. Bu yüzyılın ikinci on yılının dersi buydu. Suriye'nin damarlarında yangın çıktığı zaman, onu Suriye toprakları içerisinde kontrol altına almak, durdurmak imkânsızdır. Suriyeliler arasındaki çatışma, komşu ülkelerin damarlarına gerginlik enjekte eder. Aynı zamanda mülteci dalgalarını da pompalar. Eğer korkmuş Suriye bir sorunsa, korkutan bir Suriye, halkı ve çevresi için trajedidir. Suriye'yi patlatmak, Saddam Hüseyin rejimini devirmekten daha az tehlikeli değildir. Bölgenin kaldırabileceğinden çok daha büyük bir tehlikedir.

Bir ülkenin başına gelebilecek en tehlikeli şey, yönetimin Suriye'de Esed döneminde olduğu gibi, kendi bileşenlerinin korkularını kullanmaya çalışmasıdır. Adalet ve eşitlik yerine üstünlük ve gücü ön planda tutmasıdır. Tüm köprüleri ve güvenceleri kaldırıp, hayatları ve geçim kaynaklarını elinde tutan tek otorite olmasıdır. Anayasanın, sarayın küçük bir memuruna dönüşmesidir. Meclisin sadece alkışlamak için toplanmasıdır. İnsanların güvenlik mutfaklarının ve acımasız mafya uygulamalarının tasarrufuna bırakılmasıdır.

Mesleğim bana dönüm noktalarından korkmayı öğretti. Bütün ipleri, bütün kaderleri ve yazgıları elinde tutan adam kaybolduğunda korkarım. Uzun süre var olmuş ve haritaya bir hapishane havası vermiş bir ordu buharlaştığında, güvenlik birimlerindeki zalimler arkalarında bir ceset ordusu ve bir dizi toplu mezar bırakıp kaçtıklarında korkarım. Nefret kuyularını taşacak kadar dolduran vahşi uygulamalara karşı harekete geçtiklerinde insanların öfkesinden korkarım. İnsanlar illüzyon satıcıları tarafından ele geçirildiklerinde, yenilgiyi kabul etmeyip, güvenliklerini ve belki de varlıklarını tehdit eden maceralara atıldıklarında korkarım.

Bu fırsatları kollayan dış aktörlerin yeni Suriye'ye saldırmasından korkuyorum. İsrail, Suriye bir devlet değil, bir arenaymış gibi davranıyor. Dürzilerin güvenliğinden bahsediyor, Kürtlerin durumuna da gönderme yapıyor. Bu davranış, İsrail'in Suriye'yi patlatmayı, bölmeyi veya en azından onu bileşenleri arasındaki bir savaşın ateşinde yaşamaya zorlamayı istediğini akla getiriyor.

Bazıları da Suriye'de kaybettikleri nüfuzlarını her ne pahasına olursa olsun geri kazanmanın hayalini kuruyor. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın sahil bölgesindeki olaylara ilişkin bağımsız bir soruşturma komisyonu kurma kararı, yaşananları bileşenler arasında bir savaş olduğu izlenimi vermek için kullanmaya çalışan tarafların önünü kesiyor.

Son haftalarda Dürziler, Kürtler ve Aleviler konusunda rahatsız edici sorular gündeme geliyor. Gerçek şu ki, tüm bu soruların tek cevabı, Suriye'de herkesi kapsayan bir Suriye devleti dışında bir çözümün olmadığıdır. Suriye'nin patlatılması, Suriye ve komşuları için bir trajedidir. Suriye'nin bileşenleri arasında bir savaşa sürüklenmesi Lübnan, Ürdün, Irak, Türkiye ve bölge ülkelerini endişelendirecektir. Mesele çok ciddidir.

MAKALENİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.