ABD'nin Orta Doğu politikasını şekillendiren PKK destekçisi Brett McGurk

ABD'nin Orta Doğu politikasını şekillendiren PKK destekçisi Brett McGurk
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A- A+ Paylaş

ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Joe Wilson, eski Beyaz Saray Ortadoğu Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün Suriye ve Irak'taki "yanlış politikaları" nedeniyle soruşturulması gerektiğini belirtti. Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Wilson, McGurk'ün soruşturulmasını talep etmek için ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesine yazdığı mektubu X hesabından paylaştı. Wilson mektubunda, "Brett McGurk'ün Ortadoğu'daki ABD ulusal güvenlik çıkarlarına verdiği zararı küçümsemek mümkün değil." ifadesini kullanarak, eski ABD Başkanları Barack Obama ve Joe Biden yönetimlerinde McGurk'ün, Beyaz Saray'da ABD'nin Ortadoğu politikalarının şekillenmesinde önemli roller oynadığını kaydetti.

ABD'li Kongre Üyesi, "Kongre, McGurk'ün on yıllardır sürekli yanlış olan politika fikirlerini araştırmalı ve bu tür hataların bir daha yaşanmamasını sağlamalıdır" ifadesine yer verdi. Wilson, "IŞİD’in ortaya çıkmasının ardından Başkan Obama, McGurk'ü IŞİD'la Mücadele Özel Temsilcisi olarak atadı. Özel Temsilci olarak McGurk, kendisinin yol açtığı karmaşayı İran destekli milislerle çalışarak temizlemeye devam etti" ifadelerini kullandı. Wilson, McGurk'ün Özel Temsilci olarak görev yaptığı süre boyunca ABD'nin "Kasım Süleymani tarafından silahlandırılan, eğitilen ve finanse edilen İran destekli bir milis gücü olan Bedir örgütüne doğrudan yardım ettiğini" belirterek, örgütün Aralık 2019'da Bağdat'taki "ABD Büyükelçiliğine yapılan terör saldırısına karıştığını" yazdı.

McGurk’un sorgulanması ABD’nin 25 yıllık bütün Ortadoğu politikalarının sorgulanması anlamına gelecektir

McGurk ve ekibi Irak’ta Kürtleri ve Şiileri öncelik alan politikasıyla ülkede istikrarın sağlanamamasına, parçalanmışlığın artmasına yol açmış, Şii iktidarı ve Tahran ile yakın ilişkiler kurarak Ortadoğu’yu dizayn etmeye kalkan politikaları ile öne çıkmıştı.

ABD'nin Irak ve Suriye'de terör örgütü PKK/YPG'ye destek vermesi fikrinin mimarlarından biri olan ve 2015'te "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG)’ni kuran McGurk, Trump'ın ilk döneminde Suriye'den çekilme kararına da karşı çıkmıştı.

McGurk, ABD Başkanı Joe Biden, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile birlikte ABD'nin Orta Doğu politikasını şekillendiren dört kişiden biri ve karanlıkta kalan yüzüydü. Hakkında soruşturma açılması ABD’nin bütün Ortadoğu politikalarının sorgulanması anlamına gelecektir.

McGurk Irak ve Suriye'nin başına bela olmuştu

McGurk, Irak ile Suriye'ye ilişkin teorisiyle, bölgenin hem istikrarsızlık hem de kaynakların merkezi oldu. Bu durum da "eski usul, sömürgeci zihniyet" olarak tanımlandı. Avukat olan McGurk, 2004'te kariyerinin yönünü diplomasiye çevirdiğinde ilk işi, dönemin ABD Bağdat Büyükelçisi John Negroponte'ye Irak Anayasası'nın yazımında danışmanlık yapmak olmuştu. McGurk'ün Irak'ta görev yaptığı 2004-2009 yılları, Irak'ın "yeniden yapılandırıldığı" dönemdi. Bu ortamda McGurk, Irak'taki kaosun taşlarını ören ekibin baş aktörlüğünü yaptı. McGurk'ün yazımında büyük role sahip olduğu Irak Anayasası, Ekim 2004'te ülkede Sünni Arapların rahatsızlığına rağmen kabul edilmişti. Ülkeye federal yönetimi getiren ve Kürt nüfusun çoğunluklu olduğu üç kuzey iline özerklik veren anayasa, özellikle Sünni Arapları tedirgin etti. Anayasanın ihtilafa yol açmasının nedenlerinden biri de Şii dini önderlerin siyasete olan müdahalesiydi. Şii dini liderler, Irak'ın İslam Cumhuriyeti olmasını istiyor, Sünniler buna karşı çıkıyordu. McGurk'ün, Mart 2015'te Irak'ın kuzeyinde verdiği bir demeçteki, "Biz Irak'ın bütünlüğünde ısrarcı değiliz. Anayasal çerçeveyi destekliyoruz." ifadesi de dikkati çekmişti.

Irak'ın federal yapısının mimarı McGurk, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütü DEAŞ ile mücadele bahanesiyle bölücü terör örgütü  PKK/YPG'ye destek vererek iç savaş sonrası parçalı bir Suriye haritası çizmeye koyuldu. McGurk, General Allen'ın yardımcılığını üstlendiği dönemde, DEAŞ tehdidine karşı Türkiye'yi en önemli partner olarak niteliyordu. Ancak özel temsilciliği devralmasına 1 ay kala McGurk, Erbil'de PKK/YPG elebaşlarından Salih Müslim ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından yaptığı bir açıklamada, DEAŞ'a karşı mücadelede ilk kez Kürtlerin rolüne değindi. McGurk, "Savaş henüz bitmedi. Kürtler her gün kayıp veriyor ve biz onları bu tehlikeye karşı birleşmeleri konusunda cesaretlendiriyoruz." dedi. Ekim 2015'te görevi Allen'dan devralarak ABD Başkanı Obama'nın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi olan McGurk, hızla rotasını Ankara'dan, PKK/YPG'nin "Rojava"sına (Kürtçede batı) çevirdi. Türkiye'nin DEAŞ ile Irak ve Suriye'de eş zamanlı mücadele ısrarlarına rağmen Irak'a yoğunlaşan McGurk, böylece DEAŞ, Suriye'de toplandıkça PKK/YPG'ye DEAŞ ile mücadele bahanesiyle daha fazla destek verilmesinin yolunu açtı. Ve PKK tekelindeki yapıyı benimsedi. Kürtlerin "birleşmesi" tavsiyesinde bulunan McGurk, Suriyeli muhalif Kürtlerin oluşturduğu Kürt Ulusal Konseyine (ENKS) ise hep mesafeli kaldı. Eylül 2015'ten sonra McGurk, Suriye'nin kuzeyinde PKK/YPG'nin işgal ettiği bölgeleri ziyaret ederken terör örgütü, ENKS'nin faaliyetlerini şiddetle bastırdı. ENKS Dış İlişkiler Sorumlusu Siyamend Haco, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Amerikalı yetkililere, PKK/YPG'nin kendi içinde diktatöryel bir federasyonu öngördüğünü anlattıklarını, onların da örgütün "tüm hukuksuzluklarını bildiklerini ancak görmezden geldiklerini" söylediğini aktardı. McGurk, yeni görevinde iki sene içinde Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG'nin işgal ettiği bölgeyi birçok kez ziyaret etti. Bunların çoğu basına yansıdı. İlki, 1 Şubat 2016'da, Aynularap (Kobani) ilçesinin DEAŞ'tan alınarak PKK/YPG'nin işgaline girmesinin yıl dönümünde gerçekleşti.

McGurk'ün, PKK/YPG'nin sözcülerinden Polat Can'ın elinden plaket aldığı fotoğraf üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Obama yönetimine, "terör örgütü ve NATO müttefiki arasında tercih yapması" çağrısında bulunmuştu.

TSK'nın 25 Nisan 2017'deki Karaçok Harekatı'nın ardından, McGurk, o dönemki ismiyle Twitter'dan "Türkiye’nin, ABD ya da IŞİD'e karşı kurulan koalisyon ile koordine etmeden, Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerinde gerçekleştirdiği hava saldırısını kaygıyla takip ediyoruz." açıklaması yapmıştı.

Temsilcinin açıklamasının ardından Amerikalı yetkililer bölgeye gitmiş ve Türkiye'nin aradığı PKK'lı terörist Ferhat Abdi Şahin kod adı ile Şahin Cilo ve PKK/YGP 'nin sözcülerinden Redur Halil ile "teftiş"te bulundukları kareler basına yansımıştı.

Erdoğan'ın ABD'de Trump ile bir araya gelmesinden bir gün sonra, McGurk de 17 Mayıs'ta Rakka'nın kuzeyindeki PKK/YPG noktalarını ziyaret ederek aralarında Şahin Cilo, Aldar Halil ve Enver Müslim'in de olduğu terör örgütü elebaşlarıyla poz verdi, terör örgütüne meşruiyet sağlamaya çabaladı. PKK/YPG, McGurk'ün meşruiyet kazandırma projesi çerçevesinde, silah ve lojistik desteğiyle kendisine yakın tuttuğu bazı küçük grupları 12 Ekim 2015'te, "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) altında birleştirdi. Bu tarihten sonra başta McGurk olmak üzere Amerikalı yetkililer, DEAŞ ile mücadelede SDG'ye destek verdikleri yönünde açıklamalar yaptı. ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, PKK/YPG'nin McGurk'ün talimatlarıyla isim değiştirdiğini 22 Temmuz'da itiraf etti. Thomas, şöyle demişti: "Brett McGurk gibi bir partnerim olduğu için şanslıydım çünkü (SDG unsurları) benim veremeyeceğim şeyleri istiyorlardı. Suriye'nin geleceğinin konuşulduğu Cenevre ve Astana gibi yerlerde masada olmak istiyorlardı. PKK ismi altında hiçbir zaman masada olamazlardı. Bu yüzden onları askerileştirdik ve Brett McGurk, onları bu şekilde görüşmelerin içinde tuttu ve bizim iyi bir ortağımız olmaları için onlara gerekli meşruiyeti sağladı."

Münbiç oyunu dikkati çekti

Terör örgütü PKK/YPG, Suriye'nin kuzeyinde McGurk'ün desteğiyle peş peşe kantonlar ilan etti. McGurk, böylece kantonal idari özerk yapılarla federal Suriye hazırlıklarına hız verdi.

Bu yönde en dikkati çekici hamle, PKK/YPG'nin Ağustos 2016'da ABD'nin askeri yardımıyla Fırat Nehri'nin batısındaki Münbiç ilçesine girmesi oldu.

Amerikalı yetkililer Türkiye'ye, Münbiç'in DEAŞ'tan alınmasının ardından, örgütün ilçeyi terk edeceği garantisini vermişti.

Ancak McGurk, Kasım 2016'da PKK/YPG'lilerin ilçede bulunduğunu itiraf etmiş, yerel unsurlara verdikleri eğitimden sonra ilçeden ayrılacaklarını iddia etmişti. Buna karşın terör örgütü, Münbiç'te kendi mührünü bastığı kimlikler dahi dağıtarak işgalini pekiştirdi.

Federasyon gündemi için destek aradı

PKK/YPG' nin 17 Ekim 2017'de Rakka'yı işgalinin ardından bölgeye gelen eski ABD Başkanı Trump'ın DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk'ün, ertesi gün, Suriye yönetimin istihbarat şefi Ali Memlük ile PKK/YPG'nin ilan edeceği özerk bölge hakkında Haseke'de görüştüğü iddiaları basına yansımıştı.

Dönemin Suriye yönetiminin Dışişleri Bakanı Velid Muallim zaten, 26 Eylül'de PKK/YPG ile özerkliği müzakere edebileceklerini açıklamıştı. Terör örgütü ve Esed rejimi arasındaki özerklik görüşmeleri, bu dönemden sonra hız kazanmış ancak bir süre sonra çıkmaza girmişti.

Abdullah Ağar'ın çarpıcı analizi ve tarihi değerdeki hatırlatmaları

Terörizmle mücadele konusunda en önde gelen uzman isimlerden olan, analizlerine uluslararası basının itibar ettiği emekli subay Abdullah Ağar, ABD'de 'PKK/YPG'ye desteğin mimarı' olarak gösterilen karanlık ilişkiler ağının adamı Brett McGurk'e soruşturma talebini değerlendirdi.

1989 yılında Kara Harp Okulu'ndan mezun Ağar, Özel Kuvvetler'de Tim Komutanlığı yaptı. Güneydoğu'da Bestler, Gabar, Cudi, Irak'ın kuzeyi başta olmak üzere Menteş, Azerbaycan, Deve Geçidi,Dicle, Ergani, Baykan, Siirt, Şırnak, Diyarbakır ve adı sayılamayan daha nice kırsal, meskûn mahal ve dağlarda geçen 6 yılın ardından, artık dağlardan inerken, aldığı kurşun yaralarıyla sivil yaşama dönmüş bir isim. Komutanlığını yaptığı birliklerden de 25 gazisi ve 11 şehidi olan ve bölücü terör örgütüyle çatışmalardaki kahramanlıklarıyla efsaneleşen Abdullah Ağar, eski ABD Başkanı Joe Biden döneminde Beyaz Ev'in Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü olan Brett McGurk'ün Irak'ta ve Suriye'de kurduğu ilişkileri, Türkiye karşıtı hamlelerini yazdı.

ABD'nin İsrail ve Orta Doğu politikasının karanlık yüzü olarak dikkati çeken McGurk'un soruşturulmasının istenmesini Abdullah Ağar son derece önemli olduğunu yazdı.

Ağar'ın sosyal medya platformlarından X'te 8 Şubat 2025'te yayımladığı analizini ve tarihi notlarını alıntılayarak aktarıyoruz:

O kadar önemli ki!

Ne olduğunu kavramak isteyenlerin paylaşımımı sabırla sonuna kadar okumalarını tavsiye ediyorum. Çünkü bu günler, büyük yanlışlar, acılar ve istikrarsızlık o günlerden şekillendi.

Yıl 2010’du, Irak’ta, Bağdat’taki Büyükelçiliğimizdeydik. Türk Devleti olarak hem Ankara’dan, hem de devletin sahadaki en büyük icracısı Büyükelçi Sn. Murat Özçelik olmak üzere Irak’ın geleceğini ve bölgenin istikrarını doğru inşa etmek üzere büyük bir gayretle çalışıyorduk.

Amacımız; Sünnilerden, Laik Şiilerden, Türkmenlerden ve Kürtlerden oluşacak bir hükümetin kurulması yönündeydi. Irak ve bölgesel barış ve istikrarının böyle bir oluşumdan geçtiğine inanıyorduk. Maliki bizim denklemimizde yoktu. Güdümlerini, angajmanlarını, mezhepçi politika ve Irak’taki sorunu derinleştirecek baskıcı yaklaşımlarını biliyorduk.

Türkiye çok uğraştı. Büyükelçimiz her ay Milli Güvenlik Kuruluna katılmak üzere Ankara’ya gider, devleti bilgilendirir, gerekli siyaset ve stratejiler belirlenirdi.

Ama olmadı.

Tarih 25 Kasım 2010’du.

Büyükelçiliğimizde görev yapan kurumlardan arkadaşlarla bir araya gelmiş, Maliki Hükümetinin kuruluşunu konuşuyor, mütalaa ediyorduk. O sırada büyükelçimizin de geldi. O da aramıza dahil olup durumu anlamlandırmaya başladı. İşte o gün, o saatte dediklerini hiçbir zaman unutmadım.

Büyükelçi Özçelik; “İran’a ve ABD’ye karşı kaybettik arkadaşlar. Ve bunun çok ağır sonuçları olacak!

Belki o gün bilmiyorduk, olacak her şeyi öngöremiyorduk ama, yaşadıkça dediklerini görecektik. Hem Türkiye, hem Irak, hem ABD, hem bölge, hem de gelecek için…

ABD ve İran tercihiyle başbakan olan Maliki’nin dönemi ibret vericiydi. Uyguladığı politikalar ve yaklaşımlarla Irak’ta önce mezhebi fitne yükseldi, sonra Aşiret(ler) İsyanı çıktı. Bu evrede Suriye karıştı, Suriye İç Savaşı çıktı. Irak’taki aşiretler isyanında ve Suriye’deki iç savaşta DAEŞ ve Nakşibendi Ordusu yükselti.

Musul baskınıyla DAEŞ patladı, El Kifai Cihat’la çağrısıyla Haşdi Şabiler ortaya çıktı. Sonra DAEŞ, Nakşibendi Ordusunu ezdi, etkisi daha da büyüdü. Büyük bir hızla Suriye iç savaşı ve Irak istikrarsızlığı evrildi, uluslararası koalsyon DAEŞ’le mücadeleye başlarken, bazı eller terör örgütü YPG/PKK’nın kapıları ardına kadar açtı. Bu gelişmeyle birlikte Türkiye ile ABD arasındaki güven bunalımı gelişti, derinleşti, kronik bir hal aldı.

Süreç gelişti. Ve son kertede Gazze patladı. Gazze’yle birlikte de IMEC, İbrahimi Anlaşmalar, Suudi-İsrail, BM indinde AB’nin yürüttüğü Filistin-İsrail, Türkiye-ABD, Türkiye-İsrail, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri bağ bozumu yaşadı.

Gazze’de insanlık tarihinin yaşadığı en büyük katliamlar ve insanlık bunalımı gerçekleşti.

Kural temelli dünya düzeni çöktü.

Kim(ler)di bütün bu yaşananların, yanlışların ve istikrarsızlığın sorumlusu?

Ve bütün bunları neden yaptı(lar)?

Niyet ve angajmanları neydi?

Bunların yanıtını ben vermeyeceğim. Yorum da yapmayacağım. Ama size yardımcı olabileceğimi düşünüyorum. Hem de bir ABD’li kongre üyesinin ağzından…

Buyurun okuyun.

ABD’li Kongre üyesi

@RepJoeWilson ’un pek çok senatörün de desteğini alarak, ABD Temsilciler Meclisi Dış ilişkiler Komitesi Başkanı

@RepBrianMast ’a gereğinin yapılması isteği ile yazdığı mektup:

///

Saygıdeğer Brian Mast

Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı

Brett McGurk'ün ABD'nin Orta Doğu'daki ulusal güvenlik çıkarlarına verdiği zararı küçümsemek zor. Irak'ta diplomat olarak görev yapan McGurk, Obama yönetiminin 2010 yılında eski Başbakan Nuri el-Maliki'yi ikinci bir dönem için destekleme çabalarında rol oynadı. Bush yönetimi sırasında Maliki ile birlikte çalışan yetkililer, McGurk'ün Maliki'ye o kadar yakın olduğunu ve Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği personelinin kendisine başbakanın “fısıldayıcısı” dediğini söylüyor.

Son derece mezhepçi bir figür olan Maliki, Irak'ın Şii çoğunluğunun siyasi hakimiyetini sağlamak amacıyla hızla Sünni Irak halkını marjinalleştirmeye ve sindirmeye yöneldiği için 2012'de IŞİD'in yükselişindeki en önemli faktör oldu. Maliki'nin çabalarının sonucu, kendisini fiziksel olarak tehdit altında ve derin bir saygısızlığa uğramış olarak gören bir Iraklı Sünni nüfus oldu. IŞİD, Sünnilerin Irak devletine karşı duyduğu bu hoşnutsuzluğu kullanarak yeni bir isyan için toplumsal bir destek tabanı oluşturmayı ve Irak'ın Sünnilerin çoğunlukta olduğu bölgelerinde önemli toprak parçalarını ele geçirmeyi başardı.

IŞİD'in ortaya çıkmasının ardından Başkan Obama McGurk'ü IŞİD'le Mücadele Özel Temsilcisi olarak atadı. Özel Temsilci olarak McGurk, İran destekli milislerle çalışarak kendisinin yarattığı pisliği temizlemeye devam etti. McGurk 21 Ekim 2015 tarihinde X (eski adıyla Twitter) üzerinden “ABD, Irak Güvenlik Güçleri ve Halk Seferberlik Güçlerinin #Beiji'de #IŞİD teröristlerine karşı kaydettiği ilerlemeyi takdirle karşılamaktadır” şeklinde bir mesaj yayınladı.

Halk Seferberlik Güçleri, Yabancı Terör Örgütlerini de içeren İran destekli milislerden oluşan bir koalisyondur. ABD ayrıca İran destekli bu milis gruplara hava desteği de sağlamıştır. McGurk'ün Özel Temsilci olarak görev yaptığı dönemde ABD, Kasım Süleymani tarafından silahlandırılan, eğitilen ve finanse edilen İran destekli bir milis olan Bedir Örgütü'ne doğrudan yardım etti. Hatta Bedir'in lideri Hadi el-Ameri Bloomberg' e verdiği demeçte, dönemin Irak'taki ABD Büyükelçisi'nin IŞİD'e karşı mücadelede milis güçlerini desteklemek için hava saldırıları teklif ettiğini söyledi.

Aralık 2015'te Reuters, ABD'nin Bedir Örgütü de dahil olmak üzere Irak'taki İran destekli milislerin cinayet ve işkencelerine sürekli olarak göz yumduğunu yayınladı. Bedir ve lideri Hadi el-Ameri daha sonra Aralık 2019'da Bağdat'taki ABD Büyükelçiliğine yönelik terör saldırısına karışacaktı.

McGurk'ün IŞİD'le mücadele için İran'la birlikte çalışma politikası başarısızlıkla sonuçlandı. Savunma Bakanlığı Genel Müfettişi tarafından 2022 yılında hazırlanan bir rapora göre: DIA [Savunma İstihbarat Ajansı] “İran ve İran'a bağlı milisler Irak'ın geleneksel güvenlik güçlerinin bazı unsurlarıyla güçlü bağlara sahip olmaya devam ediyor” dedi. “2005 yılında, Bedir Örgütü'ne bağlı birçok eski Bedir Kolordusu askeri subayı öncelikle İçişleri Bakanlığı'na ve bazıları da Savunma Bakanlığı'na entegre edildi, rütbelerini korudular ve siyasi bağları nedeniyle genellikle hızlı terfiler yaşadılar. DIA, İçişleri Bakanlığı'nın Federal Polis ve Acil Müdahale Bölümü ile Irak Ordusu'nun 5. ve 8. Tümenlerinin İran etkisinin en fazla olduğu düşünülen birimler olduğunu ancak İran ya da milis çıkarlarına sempati duyan subayların güvenlik birimlerinin geneline dağılmış durumda olduğunu belirtti.”

Irak'ın şu anki Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım el-Araci, Bedir Örgütü'nün üst düzey liderlerinden biri. Araji, Irak savaşı sırasında ABD tarafından iki kez Camp Bucca hapishanesinde gözaltına alınmış ve Amerikan askerlerinin öldürülmesinde etkili olan İran yapımı bombaları kaçırmakla suçlanarak 23 ay tutuklu kalmıştı. McGurk'ün Irak'taki başarısız politika kararlarından on yıl sonra, İran destekli milislerin son iki yılda ABD kuvvetlerine en az 170 kez saldırması ve çok sayıda askerin yaralanmasına yol açması nedeniyle bu kararın sonuçlarının ABD ulusal güvenliği için felaket olduğu açıktır.

Başkan Trump'ın da belirttiği gibi McGurk, Başkan Obama'nın İran'la yaptığı başarısız anlaşma sırasında İran'a paletler dolusu nakit para gönderilmesinden sorumluydu. McGurk ayrıca Başkan Trump'ın başarılı politikalarını da eleştirmiştir. İran'a yönelik azami baskı kampanyası sırasında McGurk yanlış bir şekilde “İran'ın artık daha az değil daha provokatif davrandığını” ifade etmiştir. Oysa Biden yönetimi sırasında İran, McGurk'ün öncülük ettiği sosyal yardımlara ve yaptırımların uygulanmamasına rağmen her zamankinden daha agresif davrandı ve nükleer silah elde etmeye her zamankinden daha yakın.

McGurk ayrıca hem Obama hem de Biden yönetimleri sırasında ve özel bir vatandaş olarak savaş suçlusu Beşar Esad liderliğindeki eski Suriye rejimi ile zımni normalleşmenin güçlü bir savunucusu olmuştur. McGurk zalim Esad rejimine yönelik yaptırımların yumuşatılmasını savunmuştur. Irak'ta olduğu gibi, siyasi analizi hedeften çok uzaktı. McGurk, 2014 yılında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ne verdiği ifadede, “İsyancıların onu [Esad'ı] iktidardan uzaklaştırabilecekleri bir durum görmüyoruz” dedi.

ABD'nin ulusal güvenliğini tehlikeye atacak şekilde bu kadar tutarlı bir şekilde yanılan birinin farklı yönetimler boyunca politikayı şekillendirmeye devam etmesi, dış politika kurumundaki büyük bir sorunu ortaya koymaktadır. McGurk'ün başarısız politikaları sadece İran'ı ve bölgedeki vekillerini güçlendirirken Amerikalıları daha az güvenli hale getirmiştir. Kongre, McGurk'ün onlarca yıldır sürekli olarak yanlış olan başarısız politika fikirlerini, bu tür başarısızlıkların bir daha asla yaşanmamasını sağlamak için soruşturmalıdır. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'ni, gözetim rolü çerçevesinde, McGurk'ün Komite önünde ifade vermesi de dahil olmak üzere bu konuyu incelemeye davet ediyorum.

Saygılarımla,

Joe Wilson Kongre Üyesi

Bir yanıt yazın

Yanıt yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.